top of page
  • Yazarın fotoğrafıSerbest Kürsü

Özgür ve Özel

Güncelleme tarihi: 17 May

Daha düne kadar acaba kapatılsa da artık dernek mi olsa denilen CHP’deki ilk seçiminde partiyi zirveye taşıyan Özgür Özel, zaferinin ardından 40 gün içinde kendi seçmeninin kanaat önderleri tarafından neredeyse linç edilir hale geldi. O halde bu olaya bir el atmak gerek.


Özgür Özel neden eleştiriliyor önce bir sıralayalım. İlk eleştiri “iktidar ikinci sıraya düşmüşken neden erken seçim istemiyor” diye geldi, sonraki eleştiri “Tayyip Erdoğan ile neden görüşüyor” oldu. Son olarak da Özgür Özel’in “muhafazakâr kesimin antipatik karakteri Taha Hüseyin Karagöz ile makamında görüşmesi” bardağı taşıran son damla oldu.


Elinize mikrofon alıp sokağa çıksanız ve muhafazakâr partileri sayar mısınız diye sorsanız, herkes Ak Parti’nin, Saadet Partisi’nin ve Yeniden Refah Partisinin ismini verir. Ülkemizde muhafazakarlık denilince akla sadece dindarlık geliyor. Oysa muhafazakarın kelime anlamı; belli durumların değişmesine izin vermeyen, kollayan, tutucu demek. Yani değişim istemeyen, statükocu kişilerin yaftası olmalı muhafazakarlık; dindarların değil. Bugün yaşananlar da gösteriyor ki aslında Türkiye’nin en muhafazakâr seçmeni de CHP seçmeni.


Yıllar boyu kendine inşa ettiği süslü cam tavanı, aynı şeyleri yapıp farklı şeyler olmasını beklerken kıramayan parti şimdi yavaş yavaş toplumun tamamı için anlam ifade etmeye başladığı bir noktada nedir bu rahatsızlık Allah aşkına?


Özgür Özel’in şimdi yaşadıklarına benzer şeyleri bundan iki yıl önce Ekrem İmamoğlu yaşamıştı. Gezi otobüsüne Nagehan Alçı’yı aldı diye Ekrem İmamoğlu da ağır bir linç yemişti. Değişen CHP’de, partinin önemli isimlerini artık Halk Tv’ye çıkıp kendi adamlarına kendi bildiklerini anlatmak tatmin etmiyor, anlamıyor musun? Adamlar kabuklarını kırmaya çalışıyorlar. Bırakalım bu siyasi isimler işlerini yapsınlar. Siyaset bu adamların işi, kendine YouTube kanalı kurup kamera karşısında ahkam kesenlerin ya da Twitter delikanlılarının değil. Zaten o adamların da temel fonksiyonu kitlelerin duymak istediklerini söyleyip prim yapmaktır. Herkesçe kabul edilen şeyleri dile getirirler ki daha çok görünür olup paylaşılsınlar. O yüzden sözüm ona kanaat önderlerinin bu popülist tuzağına düşmemek gerek.


Tabi ki mevzuyu bir de sayısal olarak analiz etmek gerekli. Mevcut seçim sisteminin ülkeyi yönetecek olan kişiye %50+1 oyu dayatması neticesinde amaç artık çoğunluğu sağlamak. O yüzden merkezi partilerin işi bu sistemde çok daha kolay. O yüzden merkezileşmek bir alternatif değil mecburiyet.


Erdoğan’ı bir düşünelim. Erdoğan 2002’de %34 ile iktidarı eline almadan önce partisinin aldığı oy oranları şu şekilde; 1987 Refah Partisi %7.2, 1991 Refah Partisi %16.9, 1995 Refah Partisi %21.4, 1999 Fazilet Partisi %15.4. %20 civarındaki siyasal islam tabanından aldığı oyu ilk seçiminde %34.2’ye ardından da %49.5’e kadar çıkarıp iktidarını nasıl 20 yılı aşkın süredir devam ettiriyor diye soracak olursanız bunun cevabı siyasal islamcı olarak kalmayıp herkesle aynı masaya oturabildiği içindir.


Bu söylemi şimdiki Erdoğan’ı düşünerek değerlendirmeyin. Gerek ilk girdiği seçimde tek başına iktidar olmasında gerekse de iktidarı eline aldıktan sonra oylarını arttırdığı ilk 10 yılında Erdoğan herkesi dinledi, herkes ile konuştu. Başörtüsü yasağının kaldırılması noktasında Hürriyet “411 El Kaosa Kalktı” diye manşet attığında Erdoğan’ın tabi ki hoşuna gitmemiştir ama Hürriyet yazarları ile de görüşmeyi kesmedi değil mi? Bu diyalog ona yetmez ama evetçilerden tut, akil insanlarına kadar herkesin desteğini almasını sağladı. Ha sonrasında onun da iktidarı 10 yıllık hizmet süresini dolduran her iktidar gibi baskıcı bir rejime dönüştü. Yine sayısal gerçeklere dönersek bunda koşulsuz sevdiceği MHP ile birlikte zaten istediği asgari kemikleşmiş oya sahip olmasının da etkisi büyük. Ama nihayetinde görüyoruz ki bir dönem herkese uzattığı elini şimdi topluma yumruk olarak göstermeye başladıkça; bugün MHP’siz kolu kanadı kırık olan parti yarın da Yeniden Refah’ın desteğini alamazsa başlangıç noktasına geri dönecek.


Sonuca bu sefer her zamankinden daha erken gelecek olursak; CHP eğer belirlediği doğru adaylarla ve emeklinin tepki oyları ile elde ettiği liderlik kürsüsünü bir sonraki seçimde iktidara iade etmek istemiyorsa ve Özgür Özel bu partiyi gerçekten adındaki gibi halkçı yapmak istiyorsa halkı oluşturan dindara da, milliyetçiye de bir şekilde ulaşmaya çalışmaya devam etmeli. Bu yolda her şey mubah. Türkiye’nin en muhafazakâr seçmeni olan kendi seçmenine biraz kulaklarını tıkasa iyi olur. Nasılsa o kitle yıllardır Erdoğan seçilmesin diye kimlere kimlere oy verdi, merak etmesin ona da ne kadar kızarsa kızsın oy vermeye devam eder. Yeter ki bu parti artık sadece belli bir azınlığın değil geniş kitlelerin kendini iyi hissettiği bir yer olsun.

 

Eğer yazıyı beğendiyseniz;


Yeni yazılardan haberdar olabilmek için yazının en üstünde sağ köşesinde yer alan "Kaydol" sekmesinden siteye üye olabilir ya da aşağıdaki logolar vasıtasıyla sosyal medya hesaplarını takip etmeye başlayabilirsiniz.


Yazılardan daha fazla kişinin haberdar olmasını isterseniz de, yazıları whatsapp/telegram gruplarında ve sosyal medya uygulamalarında paylaşabilirsiniz.


Her zaman farkında kalabilmek ümidiyle.



73 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page