top of page
  • Yazarın fotoğrafıSerbest Kürsü

Ne Şam'ın Şekeri Ne Arap'ın Yüzü!

Güncelleme tarihi: 19 Oca

Bütün sezon yılın son haftasını bekledik futbola doyacağız diye. İlk maçı izledik ve keşke hiç oynanmasaydı, ömrümüzden iki saat çalındı dedik. Dualarımızın kabul olacağı tuttu ve ikinci maç hiç oynanmadı. Elbet bir gün futbolun durumunu da yazarız ama bugün konu futbolu teğet geçerek yine memleket meselesinden ibaret.


Süper kupa finalleri daha önceki yıllarda da yurt dışında oynandı; 2006, 2007 ve 2008’de Almanya’da, 2021’de de Katar’da. Söylenen o ki bu yıl da federasyon, finali oynayacak iki kulübe sordu, yurt dışında oynama fikrine ne dersiniz iyi para verirlerse oynayalım mı dedi ve iki kulüp de tamam deyince Arabistan ile anlaşıldı.


Finalin Arabistan’da oynanacağının belli olmasının ardından ise hem Cumhuriyet’in 100. yılı olması ve maçın Türkiye’de oynanmaması hem de 100. yılda maç Türkiye’de oynanmayacaksa bile pek de hazzedilmeyen Suudi Arabistan’da oynanacak olması, taraftarların tepkisini çekince ilk geri vites kulüp başkanlarından geldi ve bizim Arabistan projesinden haberimiz yoktu diyerek iki kulüpte salağa yattı, tabi yersen.


Maç günü yaşananlara gelirsek; Atatürk’e dair hiçbir görselin stada sokulmaması, takımların Atatürk tişörtü ile ısınmaya çıkamaması, takımların Atatürk’ün sözlerinden oluşan pankart taşımalarına müsaade edilmemesi, polisin soyunma odalarını basarak arama yapması kesin; İstiklal Marşı ve Türk bayraklarına yasak uygulandığı konusu ise şaibeli.


İki kulüp de gösterdikleri Atatürk hassasiyeti nedeniyle kahramanlaştırıldı ama hiç boşuna koltukları kabarmasın. Maç oynanmayınca TFF ile birlikte iki kulübün paylaştığı ortak metni görünce hiç de kulüp yönetimlerinin böbürlenmesini gerektiren bir durumun ortada olmadığı ortaya çıktı. Şu ortak metne bir bakalım.


“Cumhuriyetimizin ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun 100. Yılını yurtdışında da kutlamak amacıyla, Türk Futbolunun marka değerine ve kulüplerimize katkı sağlayacak şekilde kulüplerimizle organize ettiğimiz, 29 Aralık 2023 Cuma günü saat 20.45’te oynanması planlanan 2023 Süper Kupa müsabakası organizasyondaki bazı aksaklıklar nedeniyle Kulüplerimizle birlikte aldığımız ortak karar neticesinde ileri bir tarihe ertelenmiştir.


Ev sahibi ülkenin Futbol Federasyonu, ilgili kurum ve kuruluşlarına şu ana kadar Süper Kupa’nın organizasyonu için göstermiş oldukları çaba nedeniyle teşekkür ederiz.


Türkiye Futbol Federasyonu

Fenerbahçe Spor Kulübü

Galatasaray Spor Kulübü”


Herkes bu meselede kulüpleri kahramanlaştırıyor ama esas kahramanlar yöneticilere “bu pankart işinden geri attığımız duyulursa taraftar bizi lime lime eder” dedirtebilen taraftarlardır. Kulüplerin asil bir duruşları olsa bu saçma sapan bildiriyi yayınlamazlardı. Bildiri gösteriyor ki kulüplerin, maçın Arabistan’da oynatılmasından bizim sonradan haberimiz oldu iddiaları baştan aşağı yalan.


Bildirideki bir diğer hususa gelelim. Maçın oynanmamasının nedeni organizasyondaki bazı aksaklıklarmış. Arkadaşların aksaklık dedikleri şey ülkenin kurucusunun fotoğrafının olduğu hiçbir şeyin stadyumun içerisine sokulmaması. Kazanan 65 milyon lira, kaybeden 43 milyon lira para alacak diye Cumhuriyetin 100. yılında ülkenin en büyük kupasını ortak bildiride bahane ettiğiniz üzere Cumhuriyet’in 100. yılını yurt dışında kutlamak için yurt dışına alacaksınız sonra da kutlamalarda ülkenin kurucusunun fotoğrafının stada sokulması yasak olacak, siz de bunu aksaklık olarak tanımlayacaksınız öyle mi? Hadi ulan oradan!


O halde gelin bir de bildirinin kapanışına geçelim. Kapanışta da kahraman kulüplerimiz ne mi yapmış? Gitmişler Arabistan Futbol Federasyonuna organizasyon için gösterdikleri çaba dolayısıyla teşekkür etmişler. E bir de özür dileseydiniz ağalar! Madem adamlar teşekkürü hak edecek bir tavır içindeydiler o halde siz de özür dileseydiniz, maç oynanmadı diye. Şu açıklama rezillik kere rezilliktir. Önce bunu bir cebe koyalım ve bu iki kulübü de bu maç oynanmadı diye kahramanlaştırmaktan vazgeçelim.


Yaşanan olaylara ilişkin olarak siyasilerin verdikleri tepkilere bakalım şimdi de. Düne kadar ülkedeki en kötü durumda olan şeyin muhalefet olduğunu söylüyorduk ama şimdi bu olayın ardından anladık ki artık muhalefet diye bir şey hiç yok. İyisini kötüsünü geçtim, akü komple yok baba! Hayır yani sıfırı tüketmiş olmasalar çıkıp bir şeyler söylerlerdi ama ülkedeki vasatlık yarışında muhalefet vasatı aşamamayı bırak vasat bile olamayarak oyun dışı kalmış.


İktidar tarafında ise değişen bir şey yok. Erdoğan ülke adına yaşanan şu rezilliğe bile CHP-HDP ekseninde cevap verdi. İster sevin, iste sevmeyin ama şunu kabul edin Erdoğan çok iyi bir tüccar. Müşteri neyi talep ediyorsa onu satmakta usta bir isim. O yüzden satın alan olduktan sonra şu açıklamayı yapana laf söylemeye hakkımız yok. Bu toplumu hepimizden iyi o tanıyor. Ne kadar rezillik yaşanırsa yaşansın her olayın kazanını olarak çıkıyorsa eleştirmek ne haddimize, ders kitabı olarak çevirip çevirip okuyalım kendisini.


Ama şunu da kendisine söylemeden geçmek olmaz. Kendisi “Sporun gündelik siyasetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır, hatalıdır, sporumuza faydası yoktur.” dedi. Atatürk tişörtlerinin ve onun barışa dair sözlerinin siyasi olduğu için statlara sokulmaması gerektiğini düşünüyorsa, bundan 20 yıl önce de başörtüsünü siyasi simge olarak yorumlayıp başörtülü kadınların okullara ve kamu kuruluşlarına sokulmaması gerektiğini söyleyenleri eleştirmeye hakkı yok.


Biz ise işimize geldiğine göre değil doğruyu konuşalım. Herhangi bir iktidar bu toplumun dini ve milli değerlerini siyasi obje kategorisine sokamaz. Dün baş örtüsü konusunda yapılan yanlış, bugün Atatürk üzerinden yapılırsa bu toplum gereken cezayı er ya da geç keser, benden söylemesi.


Ya da bir dakika. Gerçekten keser mi yaa?


Yaşanan bu krizde Arabistan tarafını suçlamayı bırakalım eleştiren bir kelimesi dahi olmayan, Suriyeli Arapları ülkemizde besleyip, büyütüp barındıran Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bulgaristan’daki Türk evladı Türk yurttaşların Türkiye’ye göç etmesini ve bunu sağlayan Özal’ı zamanında nasıl eleştirmiş bir bakalım:



Konuşmanın içinde ne ararsan var. Ülkede halihazırda yaşayan Türkler’e, bu insanlar parasız kalınca karısını kızını satar iftirasından tut, ülkeye göç eden Türk evladı Türkler’e de parklarda, bahçelerde fuhuş yapıyorlar yaftasına kadar.


Bugün ve bundan 35 yıl önce yaşananlara rağmen hala ülkedeki tek adam Erdoğan ise ve bunu sağlayan da kâğıt üzerinde ülkenin en milliyetçi, en vatansever, en en en Türk unsurlarının oyları ise bu işte bir yanlışlık var demektir. O yüzden son günlerde ortalıklarda gezinen Atatürk, vatan, millet, Sakarya, bayrak hassasiyetlerinin koca bir halüsinasyondan ibaret olduğunu belirtmeden geçmemek gerek.


Türkiye’de tavır gösterdiği iddia edilen kulüplerden tut siyasilere kadar herkes bu yaşanan olaylarda suçlu olarak kendimizi, günahsız olarak ise Arapları ilan ederken Arabistan’da durum nasıl bir de ona bakalım.


Toplumsal tepkiden artık tek anladığı story ve twit atmak olan Türk halkı maçın oynandığı gece de boş durmadı tabi. Herkes bir şeyler paylaştı, aklınca tepkisini koydu ve sıcak yataklarında uykuya daldı. Türk oyuncu Hande Erçel de instagramda, “Fikrin fikrimiz, yolun yolumuzdur Atam” yazıp Türk Bayrağı ile Atatürk görseli paylaşıp uykuya dalmıştı ki tabiri caizse, su uyudu ama düşman uyumadı ve sabaha karşı Hande Erçel sponsorluk sözleşmesi imzaladığı firma tarafından kovuldu. Arap şirket açıklama olarak ise “En kolay kararlar vatanla ilgili kararlardır ve vatan kırmızı çizgi olduğu için Laverne Firması, Hande Erçel ile olan reklam sözleşmesini feshetmiştir.” dedi.


Son zamanlarda bazıları türemişti, Araplar bize isyan etmedi sadece birkaç aşiretti bize isyan eden diye. Bu Arap güzellemesine de güzel bir cevap oldu bu sponsorluk iptali. Firmalar neden tanıtım yüzlerinin sözleşmelerini iptal ederler, ancak toplumda büyük bir tepki yaratacak bir olay söz konusu olduğunda. Demek ki Türk bayrağı ve Atatürk fotoğrafı paylaşmak Arap toplumunda infial yaratacak bir hareketmiş, bunu da öğrenmiş olduk. Araplar eğer Türk Bayrağı ve Atatürk fotoğrafı paylaşan bir oyuncudan rahatsız oluyorlarsa canları cehenneme, şimdi de yüz yıl önce de.


Bundan yüz küsür yıl önce İngilizlerin gazına gelip Ajan Lawrence eşliğinde Türkler’e isyan eden, pusuya düşürdükleri trende Türk askerlerini katleden, yetmeyip hastane basıp yaralı Türk askerlerinin karınlarını deşen, bugün hala o treni çölde açık hava müzesi olarak sergileyen, İngiliz Lawrence’ın evini müze yapan Araplar mı benim dostum? Yoksa Osmanlı mirası Ecyad Kalesini buldozerlerle yıkıp yerine otel yapan Araplar mı? Yoksa benim ülkemdeki konsolosluğunda muhalifi olan gazeteciyi parçalara ayırıp benim egemenliğimi hiçe sayan Araplar mı?


Tüm bunlara rağmen benim devletim ne yapıyor peki? Her hareketi benim ülkemin unsurlarına, egemenliğine bir tavır olan bu ülkenin 91 yaşındaki kralı öldü diye ülkede yas ilan ediyor. Peki bu olayın bir karşılığı var mı ona bakalım. Arabistan’ın başındaki devlet adamı öldü diye yas ilan ettik, peki onlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal görevi başındayken öldüğünde yas ilan ettiler mi? Ne hacet! Ben bu işten bir şey anladıysam Arap olayım!


Açık konuşayım benim dostum olan tek Arap grubu var onlar da bu memleketin öz evlatları olan ve nüfusun en büyük üçüncü etnik unsuru olan Arap kökenli Türk vatandaşları. Dedim ya gerisinin gerçekten canı cehenneme.


Erdoğan hem ümmetçiliği hem de milliyetçiliği bir potada eriterek kendine bir iktidar yarattı. Erdoğan’ın iktidarı başka bileşenlerle yola devam edip yıllarca sürebilir ama ümmeti oluşturan milletlerin durumu buyken ümmetçilik ile milliyetçilik çok uzun süre kol kola yürümez.


Erdoğan’ın meşhur bir sözü vardır. Hem müslüman hem laik olunmaaaaz! Ya laik olacaksın ya da müslüman. Erdoğan şimdi kendi söylediği bu sözlerine sahip çıkmıyor ama gelin biz bu sözleri zamana uygulayıp yazımızı bitirelim.


Sevgili Türk vatandaşları!


Hem Osmanlı sevdalısı hem Arap sevici olamazsınız! Ya Osmanlı Sevdalısı olacaksınız ya da Arap sevici! Ama en iyisi gelin siz tercihinizi bir Türk olarak 100 yıllık Cumhuriyet’e sahip çıkmaktan yana kullanın.

 

Eğer yazıyı beğendiyseniz;


Yeni yazılardan haberdar olabilmek için yazının en üstünde sağ köşesinde yer alan "Kaydol" sekmesinden siteye üye olabilir ya da aşağıdaki logolar vasıtasıyla sosyal medya hesaplarını takip etmeye başlayabilirsiniz.


Yazılardan daha fazla kişinin haberdar olmasını isterseniz de, yazıları whatsapp/telegram gruplarında ve sosyal medya uygulamalarında paylaşabilirsiniz.


Her zaman farkında kalabilmek ümidiyle.





1.480 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Diriliş CHP!

bottom of page