Burası Türkiye. Gelir dağılımı adaletsizliği, düşük gelir, yüksek çalışma saatleri, hayat pahalılığı, geçim derdi ve gelecek kaygısı; bu altılı bu topraklarda 100 yılı aşkın süredir CHP’nin altı okundan da imanın şartlarından da daha baskın bir realite. Yolsuzluklarla yoksullukta yaşamayı öğretecek değilim o zaten bizim kültürel mirasımız. Peki ya elinize para geçtiğinde ne yapacaksınız? İşte en çok tongaya düştüğümüz konu da bu sanırım. O halde bu hafta gelin geçmiş verilerden de yararlanarak kendimize bir yatırım kural seti oluşturalım.
Öncelikle ister tarih tekerrürden ibarettir deyin ister geçmişinden ders almayan geleceğini tayin edemez deyin; motivasyonunuz ne olursa olsun geleceğe dair bir projeksiyon çizip yatırım yapacaksanız mutlaka geçmişe göz atmakta bir fayda vardır. Geçmişi de öyle tek bir vade üzerinden incelemeyelim isterseniz. Buyurun size doların, altının, borsanın, mevduat faizinin ve hepsinin reel getirisini anlayabilmek için enflasyonun; 1, 3, 5, 10 ve 20 yıllık performansları. Hemen belirteyim aşağıdaki tablodaki ve yazının tamamındaki yıllık dönemler yazının yazılış tarihi dikkate alındığında 15 Ağustos’tan 15 Ağustos’a.
1 Yıl | 3 Yıl | 5 Yıl | 10 Yıl | 20 Yıl | |
USD | 24,23% | 293,33% | 502,70% | 1.457,01% | 2.187,93% |
Altın | 59,67% | 442,50% | 872,79% | 2.839,55% | 14.020,28% |
BIST 100 | 29,81% | 589,63% | 933,70% | 1.201,82% | 5.203,13% |
Mevduat Faizi | 30,21% | 84,27% | 140,87% | 332,74% | 1.519,74% |
Enflasyon | 61,79% | 329,56% | 471,05% | 884,50% | 2.125,67% |
Enflasyon verisini ekledim fakat şunu biliyoruz ki özellikle son 5 yıl açıklanan şey enflasyon verisi değil saçmalıklar silsilesi. O yüzden siz bu enflasyon verisini dikkate alırken devletin en güvenilir olması gereken kurumlarından birinin sizi ne kadar düdüklediğini hissediyorsanız o kadar marj ekleyerek enflasyon hesaplamanızı yapabilirsiniz.
Vadelere göre kazananları ve kaybedenleri sıraladıktan sonra yatırım araçlarını teker teker inceleriz. Son bir yılda en çok artan şey enflasyon. Yani son bir yılda paranızı neye yatırırsanız yatırın para kazanma şansınız yoktu. En büyük kayıp ise dolar yatırımcısında. Son 3 ve 5 yılda ise benzer tablolar var. En düşük getiri mevduat faizindeyken en yüksek getiri borsada. Daha da uzun vadelere yayıldığımızda ise hem son 10 yılın hem de son 20 yılın en çok kazandıranı altın iken enflasyona bile yenik düşüp reelde zarar nominalde ise en düşük getiri sağlayan yine mevduat getirisi olmuş. Tablodan çıkan ilk sonuçlar bunlar. Ne yapalım o halde paramızı faize yatırmayıp altına yatıralım ve konu kapansın mı? O iş o kadar kolay değil. Hem de ne zaman bu sitede yazılar bu kadar kısa sürdü ki? Hadi şimdi işin ıncığını cıncığını ortaya döküp kendimize bir yatırım rehberi oluşturalım.
Dolar
Türk yatırımcısının vazgeçilmezi olduğu için doları buraya yazdık ama doların bir yatırım aracı olmadığını belirtmek gerek. Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere uzun vadede bu durum ayan beyan ortaya çıkıyor. 20 yıllık süreçte doların getirisi %2.187,93 iken enflasyonun götürüsü %2.125,67 olmuş. Kısmi bir reel getiriden bahsedilebilecek olsa da enflasyon verilerindeki abukluk ve sabuklukların valsinden kendinizi arındırdığınızda zaten doların enflasyon karşısında nasıl pert olduğunu siz de görürsünüz.
Peki uzun vadede enflasyona ezildi diye dolar almak külliyen mi akla zarar bir yatırım? Bu noktadaki kritik sorular ne zaman ve nasıl? Soruların cevapları ise doğru zamanda ve mutlaka faiz getirisi ile birlikte. Önce faiz getirisinden bahsedelim. Dolar da lira gibi bir para birimi ve ikisinin de canına okuyan ortak bir şey var o da enflasyon. Dolara yatırım yapıyorsanız bu enflasyon götürüsünü telafi etmek için faiz getirisi elde etmeniz şart. Peki ama ekonomi yönetimi dolarizasyonu önlemek için dolara yatırım yapılmaması adına bankalarda döviz mevduatı faiz getirisini regülasyonları ile sıfıra indirmişken bu nasıl olacak? Onun da çaresi eurobond. Bankacı ya da uzman bir yatırımcı değilseniz ne olduğunu bilmenizin beklenmediği eurobond kısaca devlet ya da şirketlerin kendi ülkeleri dışında yabancı para cinsi üzerinden kaynak sağlamak adına satışa sundukları borçlanma araçları demek. Dolar alacaksanız fiziki dolar alıp paranın her yıl yüzde birazını ABD enflasyonuna zekât vereceğinize eurobond alıp faiz kazanın. Döviz yatırımında nasıl sorusuna cevap verdik. Şimdi gelelim ne zaman sorusuna.
Uzun vadede kaybettirdi diye kısa vadede bazı dönemler için yaramıza merhem olmayacak da değil elbette dolar. O halde 2013-2022 dönemine bakalım.
Getiri Oranı | |
USD | 831,18% |
Altın | 1.142,86% |
BIST 100 | 286,25% |
Mevduat Faizi | 202,94% |
Enflasyon | 350,02% |
9 yıllık süreçte altın başını alıp giderken takipçisi ise sadece dolar. Hem de bu hesaba ne vadeli döviz mevduat hesabı faizi ne de eurobond faizi dahil edilmiş. Bu hesaplama anam babam kağıt dolar yatırımındaki getiri. Borsacılar ve faiz lobisi 9 yıl boyunca enflasyona karşı reel olarak zarar yazarken kallavi bir getiri elde etmiş dolar severler. Al ve kaç. Kaçmazsan ne mi olur? Bak bakalım ne olacağına. Bu da doların anlı şanlı 9 yıllık sürecinin ardından yaşadığı 2022-2024 dönemi:
Getiri Oranı | |
USD | 87,14% |
Altın | 157,71% |
BIST 100 | 249,41% |
Mevduat Faizi | 54,83% |
Enflasyon | 139,16% |
Tablo ortada. Enflasyonun da altında bir getiri. Hem de yalancı çobanın söylediğine kendisinin bile inanmadığı enflasyon verisinin bile gerisinde kalan bir dolar. Haydi geçmiş olsun.
Altın
Gelelim biraz da getiri tablosunun parlayan yıldızına. Altın son 10 ve 20 yıl performansı ile uzun vadede en sağlam yatırım aracı olmanın hakkını vermiş. 20 yıl önce altın alsaydınız paranızı 140’a katlayacaktınız. Size en yakın rakip ise 52 kat ile borsa olacaktı.
Öncelikle altın fiyatları nasıl oluşuyor ve nelere bağlı bunu ifade etmek gerek. Altının onsu dolar üzerinden fiyatlandığı için; siz altın aldığınızda sizi artık hem dolar kuru hem de altının değerini ifade eden dolar bazlı ons değeri ilgilendiriyor. Altının ons fiyatının sabit kaldığını varsayalım bu durumda ha dolar almışsınız ha altın fark eden bir şey yok ya da şöyle düşünelim altın aldınız ve hem altının ons değeri arttı hem de dolar arttı. İşte o zaman kazanç kallavi oluyor. Bir koydunuz dolardan iki ons değerinden iki toplam 3 değil 4 alırsınız. Altın için de yatırımda fark yaratan bu oluyor. Dolar artmasa bile altının ons değeri artıyor, altının ons değeri artmasa dolar değer kazanıyor ve yatırımcı mutlaka bir yerden bir yolunu buluyor. O halde uzun vadede mutlaka altın mı alalım yani kesin kararımızı verdik mi? Dedim ya acele etmeyin. Acele edecek adamın bu kadar uzun blog yazıları arasında ne işi var zaten değil mi?
Altın son 20 yılda en çok kazandıran olmuş ama peki bu hep mi böyle olmuş ve böyle mi devam edecek? O halde daha da uzun vadelere bir göz atalım. Buyurun altının onsunun 50 yıllık dolar bazlı fiyat tarihçesi.
Gördüğünüz üzere bizim son 20 yıllık performansın başlangıç tarihi olan 2004 yılı altının tam da harekete geçtiği dönem. Son yirmi yıldır yüzü gülen altın yatırımcısının 1980-2005 dönemindeki 25 yıllık süreçteki kaybı ise %50. 1980’de 800 dolar olan altını alıp 25 yıl sakladım dur artık bozdurayım dediğinizde 2005’de altınınızın ederi 400 dolar. Türk yatırımcısı açısından zarar bu kadar büyük değil. Çünkü bu 25 yıllık süreçte bilmem kaç kere Türk lirası devalüe olduğu için doların her sıçraması altının Türk lirası karşılığını da değerlendireceği için bu yıllarda da altın alan nominal olarak zarar etmedi belki ama altın yerine dolar alanlara göre elde ettiği kâr yarı yarıya daha azdı.
O halde altın; güzel, parlak, sarı, civcivli ve son 20 yılda da yüzleri güldürdü ama papaz her daim pilav yemiyor. Uzun dönemde her altın yatırımının en doğru seçenek olduğunu söylemek pek de doğru değil 50 yıllık grafiğe bakıldığında. Buna karşın dolar yatırımında olduğu gibi doğru zamanı kollamakta fayda var. Global ekonomik krizler, felaketler ve savaşlar söz konusu olduğunda altına yakın durmak en azından insanın bu zor günlerde finansal olarak yüzünün gülmesini sağlıyor. Bakın 2008 global ekonomik krizi ve sonrasına, bakın 2020 pandemiye ve bakın şimdi Ukrayna-Rusya ve Ortadoğu savaşlarına. Bundan sonrası için de para basarak ayakta tutulmaya çalışılan ekonomileri gördükçe de insan bu dünyada ne kriz biter diyor ne de kaos.
Borsa
Gelelim yiğidin harman olduğu yere, er meydanına. Her babayiğidin harcı olmayan bu mayın tarlasının performansını analiz edelim bir de. Her ne kadar altının ardından en yüksek getiriyi sağlasa da yatırımcısına kan ağlattığı bir dönem yok mudur sizce de? Hem de öyle borsanın ruhunda olan kriz anında bir şok yaşayıp yaşadığı büyük düşüşün ardından ertesi yıl o da olmadı daha sonraki yıl toparlama refleksinden bahsetmiyorum. 7 yıllık bir karabasan. Buyurun size gezi olaylarından tutun, darbe girişimine, oradan da pandeminin ilk şokunun yaşandığı dönemi kapsayan 2013-2020 dönemi borsa performansı.
Getiri Oranı | |
USD | 280,84% |
Altın | 456,93% |
BIST 100 | 46,51% |
Mevduat Faizi | 131,24% |
Enflasyon | 110,65% |
Düştükçe alayım, maliyet düşüreyim nasılsa bu düşüşün bir çıkışı olacak diyen nice gençlerin borsaya tövbe ettiği bir dönem. Altının onda biri getiri, enflasyondan kaynaklı zararın yarısının dahi telafi edilemediği 7 koca yıl. Sabreden dervişin bile muradına eremeden alkolik olduğu yıllar. İşte biraz da bu 7 yıllık sürecin etkisi ile son 3 ve 5 yılın en çok getireni olan borsa son 10 ve 20 yıllık performansında zirvedeki yerini altına bırakıyor.
Mevduat Faizi
Aslında mevduat faizi en risksiz yatırım aracı olarak dikkatleri çekmesi gerekirken bizim memlekette o bile adrenalin kaynağı. Nedir mevzuat faizine yatırım yapanların amacı? Dolar çıktı mı indi mi takip etmek zorunda kalmayayım, borsadan zaten anlamam; paramı enflasyona ezdirmeyeyim yeter. Budur yani mevduat müşterisinin derdi. Peki bizde nasıl? Son 1, 3, 5, 10 ve 20 yılda bütün vadelerde mevduat faizi enflasyonun altında getiri elde etmiş. E o zaman bu insanlar aptal mı bile bile para kaybetmek için paralarını bankaya yatırıyorlar? Kazın ayağı hiç de öyle değil.
Mevduat faizinde son dönemler kapsamında bütün vadelerde enflasyon altı getiri görünüyor ama aslında bunun nedeni son 4 yılda uygulanan ve devlet başkanımızın kendi icadı olan yerli ve milli iktisat teorimiz. O yüzden mevduat faizi getirisini de 3 dönemde incelemekte fayda var.
İlki son 20 yıl göz önüne alındığında; enflasyonun düşüş trendinde olduğu ve yüksek faiz ile sıcak paranın ülkeye davet edildiği yüksek faiz dönemi olan 2004-2009 dönemi.
Getiri Oranı | |
Mevduat Faizi | 137,73% |
Enflasyon | 52,27% |
4 yıl gibi bir sürede sıfır risk ile enflasyonun 2,5 katından fazla getiri elde edilebilen bir dönem. Faiz lobisinin elinde puro ile dumanını sağa sola üflediği yıllar.
İkinci dönem olan 2009-2020 dönemi ise ilk yıllarında enflasyonun istikrar ile son yıllarında ise el yordamı ile hizaya getirildiği, rasyonel olarak belirlenen politika faizi ile enflasyonun bir tık üzeri mevduat faizi getirisi sağlanabilen dönem.
Getiri Oranı | |
Mevduat Faizi | 235,89% |
Enflasyon | 186,09% |
Mevduat faizi getirisinin tam da olması gerektiği gibi seyrettiği bir dönem. 11 yıl gibi uzun bir periyotta yıllık ortalama %10 enflasyon, %11,7 mevduat faizi. Mis.
E bu kadar normallik Ortadoğu coğrafyasındaki bir ülkeye yakışık alır mı azizim? O halde hadi üçüncü döneme geçelim. 2020-2024 döneminde ise mevduat faizinin mevduat faizi olalı böyle zulüm görmediğini söyleyebiliriz.
Getiri Oranı | |
Mevduat Faizi | 102,84% |
Enflasyon | 410,95% |
Buyurun cenaze namazına. Şu rasyonel olmayan oranlar o kadar çok şeyi etkiledi ki yatırımcılar için. Son 4 yılda uygulanan düşük faiz politikası herkesi mevduat faizinden kaçırıp borsaya iteledi. Ekonomide tüm yanlış tuşlara birlikte basılan 2022-2023 döneminde enflasyon %47,83 iken mevduat getirisi %18,91, borsanın getirisi ise %169,17 oldu. Ekonominin normalleşmeye başladığı 2023-2024 döneminde ise normalleşmenin etkisiyle ülke borsasının coşması beklenirken mevduat faizi yatırımcısının borsadan geri evine geri dönmesi sebebiyle böyle bir dönemde enflasyon %61,78, borsanın son bir yıllık getirisi %29,81.
Görüldüğü üzere bu topraklarda yatırım yapmak istiyorsanız hiçbir zaman 2+2 4 etmiyor. Ülkenin para birimi değer kaybettiğinde biz düşük yerel para değeri ile üreten Çin gibi olacağız diye başarı hikayesi anlatılır, lira değer kazanınca da doları düşürdük diye yine başka bir zafer hikayesi. Faizi düşürünce faiz lobisini alt ettik, faizi hedeflenen enflasyonun bile üzerine çıkarınca “yaaa işte dinsizin hakkından imansız böyle gelir” sloganları. Anlayacağınız belirsizlikler ülkesinde yarın neye uyanacağınızı bilmiyorsanız para kazanma noktasında da politikanız hücum futbolu oynamak olmamalı. Dolapdereli ünlü bir düşünür olan Sabri’nin de dediği gibi “Sen önce götü kurtar, para kolay” Gol yememeye çalışın bir gol atarsanız da 3 puanı eve götürürsünüz. O yüzden her ne kadar Terim’in taktik yok bam bam bam taktik anlayışından keyif alsanız da yatırım söz konusu olunca Lucescu’nun önce savunma diyen futbolunu benimsemekte fayda var. 100 liran var ve %50 değer kaybetti 50 lira oldu, artık onun tekrar 100 lira olması için%50 artması yetmez, %100 bir artışa ihtiyacın var. O yüzden ilk hedef zarar etmemek. Üstüne bir de enflasyon ya da mevduat faizinin üzerinde bir getiri elde edebiliyorsan daha ne istiyorsun? Yani amacımız köşeyi dönmek değil, şu ettiğim zararı bir kurtarayım bir daha tövbe borsaya girmem/dolar almam/altın almam/faize para yatırmam diyen adamlardan olmamak.
O halde bu kadar uzun yol geldikten sonra her ne kadar başlıkta yatırım tavsiyesi değildir desek de yatırım tavsiyelerimizi bir bir sıralayalım.
Her yatırım aracının hem en yüksek getiriyi sağladığı hem de milleti canından bezdirdiği bir dönem mutlaka var. Bu sebeple asla paranı tek bir yatırım aracına yatırma. Sonsuz vadede hepsinin getirisi dengelenebilir fakat senin yatırım yaptığın paraya ne zaman ihtiyacın olacağı belli olmaz.
Eğer 3 ay sonra, 5 ay sonra kullanacağın bir para ise söz konusu, mevduata yatır paranı sinir ve strese hiç girme. Eğer 1 yıldan fazla ise vaden dengeli dağılımdan şaşma. %25 borsa, %25 mevduat faizi, %25 altın ve %25 dolar bazlı yatırım araçları ile yol almakta fayda var.
Eğer illa ben ekonomiden anlarım deyip heyecan arayacaksan ve portföyüne müdahalede bulunacaksan da hiçbir zaman herhangi bir yatırım aracının %40 payın üzerine çıkmasına ve %10’un altına düşmesine izin verme. Portföyündeki dağılımı değiştirmek için olağanüstü durumlar olmadıkça birini satıp diğerini alma. Yatırım havuzuna yeni para getirdiğinde oranını arttırmak istediğin enstrümana yatırım yaparak dağılımı ayarla. Mevduat faizi elde ettiğin parayı da bu esnekliği sağlamak için kullanabilirsin.
Yatırım yolculuğunu sonsuz bir macera olarak düşün. Son 1-2 yıla bakıp paramı şuna yatırsaydım daha çok kazanacaktım diye hayıflanıp ne üzül ne de pozisyon değiştir. Pozisyon değişikliklerini geçmişe göre değil gelecekte nasıl bir ülke ve dünya öngörüyorsan ona göre şekillendir.
Küresel bir sorun varsa altının, ülkenin normalleştiğini ve iyiye gideceğini öngörüyorsan borsanın, ülkenin zıvanadan çıktığını düşünüyorsan doların portföyündeki payını arttır.
Mevduat faizi enflasyonun altında olmadığı sürece burada mutlaka paran olsun ki diğer yatırım araçlarında fırsat olduğunda buradaki payını azaltıp fırsatları kullanabilesin.
Dolar yatırımında asla banknota para yatırma. Dolarının ya faiz getirisi elde etmesini sağla ya da yabancı borsalardan hisse senedi alarak dolarının dolar kazanmasına olanak sağla. Ama dikkat et Türkiye borsalarındaki yatırımın ile dolar cinsi yabancı borsa yatırımın toplam yatırımının %50’sini aşmasın. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere hiçbir zaman güvenip paramı yatıracak bir enstrüman olarak değerlendirmesem de kripto para meraklısıysan bu yatırımını dolar yatırımı bünyesinde düşün ve asla kripto para yatırımının toplam yatırımının %10’unu geçmesine müsaade etme.
Burada anlatılanları finans alanında az çok mürekkep yalamış herkesten dinleyebilirsin. Önemli olan da bunları söylemek, dinlemek ya da anlamak değil; uygulayabilmek. Haydi sana kolay gelsin.
Eğer yazıyı beğendiyseniz;
Yeni yazılardan haberdar olabilmek için yazının en üstünde sağ köşesinde yer alan "Kaydol" sekmesinden siteye üye olabilir ya da aşağıdaki logolar vasıtasıyla sosyal medya hesaplarını takip etmeye başlayabilirsiniz.
Yazılardan daha fazla kişinin haberdar olmasını isterseniz de, yazıları whatsapp/telegram gruplarında ve sosyal medya uygulamalarında paylaşabilirsiniz.
Her zaman farkında kalabilmek ümidiyle.
Comments