Geçen hafta yatırım enstrümanlarının son 20 yıldaki performanslarını hem farklı vadelerde hem de bu vadelerin içerisindeki farklı dönemlerde karşılaştırıp yatırım için en doğru yolun piyasa koşullarına göre ağırlıkları değişebilen ama kuralları olan dengeli bir sepet oluşturmak olduğunu görmüştük. “Yatırım tavsiyesi değildir!” serisinin bu haftaki bölümünde ise borsaya yatırım yapmanın en kârlı yolunu araştıracağız. Borsa için hisse senedini kendimiz mi seçmeliyiz yoksa bu işi profesyonellere mi bırakmalıyız?
Yatırım enstrümanlarını karşılaştırırken hep farklı vadeleri ve bu vadeler içerisindeki farklı dönemleri incelemiştik dönemsel etkileri gözlemleyebilmek için. Hisse senedi ve hisse senedine dayalı yatırım fonlarını karşılaştırırken ise yatırım fonlarının giderek çeşitlendiği ve popüler hale geldiği son bir yıllık dönemi ele alacağız. Amacımız borsa yatırımını sorgulamak değil, bu yatırımı nasıl yapacağımızın yolunu öğrenmek. Son bir yıllık süreç için tarih aralığımız ise 01.09.2023-01.09.2024 şeklinde.
Belirttiğimiz son bir yıllık dönemde enflasyon %51,97. Peki enflasyon bu seviyede iken siz ya sağdan soldan bir tüyo aldınız ya da kendinizin de ürünlerini kullandığınız ya da hizmet aldığınız, güvendiğiniz nihayetinde de Türkiye’de en çok alınıp satılan 30 hisseden birine yatırım yaptınız diyelim. En çok işlem gören 30 hissenin yer aldığı BIST 30 endeksinin performansını görelim birlikte aşağıdaki tablodan.
Enflasyon %52’lerde gezinirken tabloda da göreceğiniz üzere en yüksek işlem hacmine sahip 30 hissenin 12 tanesinde paranız bırakın enflasyon ile rekabet etmeyi direkt olarak azalacaktı. Bunların 5 tanesinde de kayıp %40’ın üzerinde. Acı gerçeklerle daha da yakıcı bir şekilde yüzleşmek isterseniz de bu defa enflasyonu devreye sokalım. Reel getiriye baktığımızda ise göreceksiniz ki 30 hissenin 23’ü enflasyona yenilmiş ve 30 hisseden sadece 7’si enflasyon üzeri getiri sağlamış.
Dedik ya bunlar Türkiye’nin en çok işlem gören manipülasyona konu olma ihtimali en düşük şirketler. Dilerseniz bir de BIST 30’un dışına çıkalım. İşte size son bir yılda en çok uçacak kaçacak, buradan dönecek, katlayacak, dönüşü muhteşem olacak diye sağda solda yatırımcıya pazarlanan hisselerden seçmeler.
Eğer bu şirketlerden birine son bir yılda yatırımcı olduysanız geçmiş olsun. Antidepresanınızın saati geldi hadi alın da devam edelim.
Son bir yılda ister BIST-30’daki hisselerden alın isterseniz de yukarıdaki hisselerden, bir de ortağı olduğunuz şirketin sahipleri neler yapmış gelin birlikte sıralayalım. Bir tanesi şirketi nasıl geliştiririm demek yerine işi gücü bırakıp gitmiş belediye başkanlığına aday olmuş. Diğeri şirketteki hisselerimi satacağım diye açıklama yapmış, hisse fiyatı dibi görünce ertesi gün vazgeçtim demiş ve şirket sadece 3 günde %16 değer kaybetmiş. Başka bir tanesi, şirket halka açılmadan önce şirketten istediğim gibi para alırdım ama şirket halka arz olduktan sonra yatırımcılara sorumluluklarım var Allah’tan korkarım demiş, bunu dedikten sonra birkaç ay arayla hisselerini güncel fiyatın da altından satmış ve şirketi %50 değer kaybetmiş. Birden fazla şirketin sahibi olan bir tanesi stat basmış, tehdit etmiş, ülkenin yarısının bu ülkedeki en nefret ettiği adam haline gelmiş en son da saha ortasında yüzüstü serilmiş.
“Yatırım Tavsiyesi Değildir! - Dolar mı? Altın mı? Borsa mı? Faiz mi?” adlı yazıda tüm yatırımı tek bir enstrümana yatırmamak gerektiğini ve dengeli bir sepet oluşturmanın önemini vurgulamıştık. Bu kapsamda tabi yatırımlarınızın bir kısmı da borsada olsun dedik. İyi ama bu hisse performanslarını ve patronların şu saçmalıklarını gördükten sonra ben kime, hangi şirkete güvenip paramı yatırayım diyorsanız o halde profesyonel bir desteğe ihtiyacınız var demektir. Yok yok psikiyatrist değil yatırım fonu yöneticisi. Hatta bir tane de değil, yüzlerce.
Şimdi gelin bir de yatırım fonlarının performanslarını inceleyelim. Öyle son bir yılda en yüksek performans göstermiş hisse senedi fonlarını oradan buradan çekiştirip ortaya saçmayacağım merak etmeyin. İşte size İş Bankası’na ait hisse senedine dayanan tüm yatırım fonlarının performansları.
Bir kere hiçbirinde değer kaybı yok, hepsinde paranız artmış. Enflasyonu hesaba katınca ise sekiz fonun üç tanesi enflasyona yenilmiş, bir tanesi at başı gitmiş, dört tanesi paradan para kazanmanın tadını çıkarmış. Ben o kadar sağlamcıyım ki yatırım fonu alırken bile sepet yaparım diyorsanız da paranız %53 değer kazandı ve enflasyona yenilmediniz tebrikler.
Şimdi “ne yani enflasyondan %1 fazla kazandırdı diye burada bunu mu öveceksin?” derseniz size şunu hatırlatırım. Biz burada hisse senedi ile diğer yatırım enstrümanlarını karşılaştırmıyoruz. O bir önceki yazının konusuydu. Yazıyı okumak isteyen en aşağıda ilgili yazılar kısmında o yazıyı da bulsun okusun. Bu haftaki konumuz hisse senedi yatırımı ile hisse senedine dayalı yatırım fonu yatırımının karşılaştırması.
Yukarıda BIST 30 hisselerinin tablosunu verdik. 30 hissenin 23’ü enflasyonun altında getiri elde etmiş. Bir tanesi sepet yatırım fonumuz gibi %1 reel kazanç sağlarken 6 hisse ise daha da fazla getirmiş. Yani bu 30 hisseden rastgele bir hisse seçsen %20 ihtimal bizim fon sepetinden fazla kazanacakken, %3 ihtimal fon sepeti kadar, %77 ihtimal de fon sepetinden daha az kazanacaktın. Yani daha az kazanma ihtimalin daha fazla kazanma ihtimalinin yaklaşık 4 katı. Zar atmak bile daha mantıklı.
Sepeti kendin yapmaya kalktın diyelim. Buyur; en çok işlem gören 30 hisseye endeksteki ağırlıklarına göre yatırım yaptığında getirisi %26. Daha da küçük şirketlere bulaştın diyelim. O halde al sana %22 getiri. Kendi paranla ve kendi seçtiğin hisse senedi ile rezil oldun, geçmiş olsun. Zaten hepsini geçtim, bir BIST 30 endeks getirisine bak bir de BIST 30 fonu getirisine. Endeks %26 getiriyorken, fon %33 getirmiş. Neden mi? Çünkü bu adamların işi bu. Nerede alıp nerede satacaklarını iyi biliyorlar ve buna göre hisselerin sepetteki ağırlıklarını yıl içinde değiştiriyorlar. 30 hisseyi de alırım kendime sepet yaparım bir yıl beklerim fon gibi kazanırım diye düşünme. 30 firmayı eşit oranda alırsan getiri %19, BIST 30 endeksindeki ağırlıkları oranında alırsan %26, fon alırsan %33 getiri. İşte elde ettiğin bu getiri farkı da işi profesyonellere bırakmanın lüksü.
Fon işi tamamdır mantıklı ama yine burada da sepetten vazgeçmek yok. Son bir yılda bankacılık sektörü fark yaratmış %90 kazandırmış, ithalatçıların ise düşük kur ile anası ağlamış. Sen doktorsun, mühendissin, esnafsın, memursun. İşin başından aşkın, neden bir de bunları düşünesin ki? 100 gram karışık kuruyemiş veriyim hadi işine git. Cem Yılmaz’ın insanımızın İngilizce ile imtihanını ifade ederken söylediği gibi ne çekiyorsak fazla bilmekten çekiyoruz ya da bildiğimizi zannetmekten. I’m turist de yaa, R’yi de bastırarak. Sen ekonomist değilsin; şirketlerin bilançosunu okumazsın, yatırımlarını incelemezsin, pazar riskleri nedir, rakipler ne durumda bilmezsin. Bilme de zaten. Sen şirketin sahibini ancak şirket değer kaybettiğinde anasına sövmek için araştırır bulursun. Sen ekonomist değilsin; şirketin borcunu takip edemezsin, borcunun faizini bilemezsin, şirketin kârına öğrenirsin ama o kârın hangi faaliyetlerden geldiğinden anlamazsın. Lütfen bırak herkes işini yapsın.
Eğer yazıyı beğendiyseniz;
Yeni yazılardan haberdar olabilmek için yazının en üstünde sağ köşesinde yer alan "Kaydol" sekmesinden siteye üye olabilir ya da aşağıdaki logolar vasıtasıyla sosyal medya hesaplarını takip etmeye başlayabilirsiniz.
Yazılardan daha fazla kişinin haberdar olmasını isterseniz de, yazıları whatsapp/telegram gruplarında ve sosyal medya uygulamalarında paylaşabilirsiniz.
Her zaman farkında kalabilmek ümidiyle.
Comments